Ortaklığın Giderilmesi Davası Devam Ederken Hisse Satışı Mümkün mü?
Alptekin Aydın
Son Güncelleme 4 yıl önce

Ortaklığın Giderilmesi Davası Nedir?
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun paylı mülkiyetin sona ermesini düzenleyen 698. maddesi, hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça paydaşların her birinin malın paylaşılmasını isteyebileceğini öngörmektedir. O
Aynı Kanun’un 642. maddesi de “Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir” hükmünü ihtiva etmektedir.
703. maddesinin son fıkrası ise elbirliği mülkiyetinde paylaşmanın, aksine hüküm bulunmadıkça, paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılacağını hüküm altına almıştır. Üstelik Kanun’un 644. maddesi de elbirliği mülkiyetinde bulunan varlıklar için paylaşma davası açılabileceğinden bahsetmektedir. Bu maddeler dikkate alındığında, paylı mülkiyette paydaşlardan ve elbirliği mülkiyetinde ortaklardan her birinin malın paylaşılmasını isteme hakkına sahip olduğu görülmektedir. Bu davalara, ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası denilmektedir.
Bu davalarda paylı malın aynen paylaşılması mümkün ise aynen, değiş ise satış suretiyle ortaklık sona ermektedir.
Ortaklığın Giderilmesi Davası Devam Ederken Hisse Satışı Mümkün mü?
Burada önemli bir sorun da ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davası devam ederken paydaşların, hisselerini satıp satamayacaklarıdır. Bu sorunun cevabı, ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davası devam ederken paydaşların, hisselerini satabilecekleri yönündedir. Yargıtay kararlarında, ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davası devam ederken paydaşların, hisselerini satabilecekleri vurgulanmaktadır. Yargıtay kararlarına göre, (izale-i şüyu) davası devam ederken paydaşların, hisselerini satmalarını engelleyen yasal düzenleme bulunmadığı gibi bu yolda bir kısıtlamada taşınmaz sicilinde mevcut değildir.
Ortaklığın Giderilmesi Davası Devam Ederken Hisse Satışıyla İlgili Yargıtay Kararları
YARGITAY BİRİNCİ HUKUK DAİRESİ, Esas: 2005/9239, Karar: 2005/9907, Tarih: 22.09.2005
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, paydaşı bulunduğu 304 parsel sayılı taşınmazda ortaklığın giderilmesi davası devam ederken, paydaşlardan davalı Necdet’in aynen taksimi imkansız kılmak için paylarının bir bölümünü diğer davalılara hibe suretiyle muvazaalı temlik ettiğini ileri sürerek hibe işleminin iptali ve hibe öncesi kayıt durumuna dönülmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, çekişmeli taşınmazda satış suretiyle ortaklığın giderilmesi yönünde bilirkişilerce rapor verildikten sonra davacının kardeşlerine ait payları muvazaalı olarak üzerine topladığını ve aynen taksim için tekrar rapor alınmasını istemesi üzerine hibe işleminin yapıldığını, davacının kendi kötü niyetinden yararlanamayacağını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, hibe işleminin ortaklığın giderilmesi davasında aynen taksimi imkansız kılmak için muvazaalı yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Sadettin Akyol’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 304 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, paydaşlığın ortadan kaldırılması amacıyla Ceyhan Sulh Hukuk Mahkemesinde 2004/1176 esas sayılı ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, bu davanın yargılaması sarasında, davacının taşınmazdaki, davalı Necdet dışındaki diğer paydaşların paylarını satın aldığı, bunun üzerine davalı Necdet’in de kendi payını diğer davalılara bağış yoluyla intikal ettirdiği anlaşılmaktadır.
Davacı, davalı Necdet’in tasarrufunun, ortaklığın giderilmesi davasında aynen taksim olanağının ortadan kaldırılması düşüncesine dayalı bulunduğunu, bu halin kendisine zarar vereceğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere; davacının, taşınmazdaki diğer paydaşlardan paylarını satın alma yoluyla edinmesi nedenli yasal hakkı ise, davalı Necdet’in taşınmazdaki payını diğer davalılara bağış yoluyla intikal ettirmeside, adı geçenin payı üzerindeki mülkiyet hakkının doğal sonucudur. Böyle bir temliki engelleyen yasal düzenleme bulunmadığı gibi bu yolda bir kısıtlamada taşınmaz sicilinde mevcut değildir.
Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabulü yönünde karar verilmesi doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK’nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine , 22.09.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak : https://gayrimenkulmevzuati.com/