Doğmamış haktan peşinen vazgeçilemeyeceği

Alptekin Aydın

Son Güncelleme 4 yıl önce

Özet : Doğmamış haktan peşinen vazgeçilemeyeceği yolundaki evrensel hukuk ilkesi gözden kaçırılarak, davacının borç miktarına itiraz etmeyeceği ve dava açmayacağına dair beyanına dayanılmak suretiyle sonradan çıkarılan borca karşı dava hakkından feragat ettiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.


Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin kurucu başkanı olduğunu ve kooperatifçe yaptırılan iki grup inşaat içinde birer hisseli ortaklığı bulunduğunu, kooperatif yönetim kurulunca 31.12.1994 tarihine kadarki borcun tek ünite için ( 2.827.981.020 ) TL borç çıkartıldığını ve bu miktarın gerçek borçla ilgisi bulunmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatifin iki üniteye sahip ortağı olduğunu ve 31.12.1994 tarihine kadar olan gerçek borcunun tespitini, anılan yönetim kurulu kararının iptalini talep ve dava etmiştir.


Davalı vekili cevabında, yönetim kurulu kararının iptalinin doğrudan dava edilemeyeceğini, davacı borcunun üyeliğe şartlı olarak kabul edildiği 25.12.1994 tarihli genel kurul kararı doğrultusunda hesaplandığını ve davacının bu hesaplamaya itiraz etmemeyi taahhüt ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.


Mahkemece, mübrez belgelere, kooperatif kayıt ve belgeleri ile bilirkişi raporlarına dayanılarak, ortaklıktan ihraç dışında kalan yönetim kurulu kararlarına karşı doğrudan iptal davası açılamayacağı gibi, yapılan borç hesabının iki ünite üyeliği için olduğu ve davacının şartlı olarak üyeliğe kabulünün kararlaştırıldığı, davacının çıkarılacak borca itiraz etmeyeceğini söylediği 31.12.1994 tarihli genel kurul kararına uygun ve yasanın 23. maddesince öngörülen eşitlik amacını gerçekleştirmeye yönelik olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.


Kabul şekline göre davanın, davalı kooperatif yönetim kurulu kararının iptali biçiminde nitelendirilerek bu çerçevede değerlendirilip sonuçlandırılması doğru görülmemiştir. Dava, teknik anlamda yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin olmayıp, davacı ortağın borç miktarının hesaplanması ve bildirimine ilişkin yönetim kurulu tasarrufunun geçersiz sayılarak gerçek borç miktarının belirlenmesi istenilmekle özde bir menfi tespit davası mahiyetindedir. Ayrıca, davacının iki üniteye sahip ortak olduğunun tespiti de talep olunmuştur Bu durum karşısında, davacının öncelikle ortaklık kapsamının araştırılması, ardından 1994 yılı sonu itibari ile davalı kooperatife olan borç tutarının saptanması gerekirken, doğmamış haktan peşinen  vazgeçilemeyeceği yolundaki evrensel hukuk ilkesi gözden kaçırılarak, davacının, şarta bağlı olarak yeniden üyeliğe kabulünün yapıldığı, 25.12.1994 tarihinde toplanan kooperatifın olağanüstü genel kurulunda hakkında yönetim kurulunca çıkarılacak borç miktarına itiraz etmeyeceği ve dava açmayacağına dair beyanına dayanılmak suretiyle sonradan çıkarılan borca karşı dava hakkından feragat ettiğinden bahisle yazılı biçimde hüküm kurulması da doğru görülmediğinden, kararın bu yönlerden dahi bozulması gerekmiştir. 

Bu makale size yardımcı oldu mu?

0 kişi içerisinden 0 kişi bu makaleyi beğendi

Hala yardıma ihtiyacınız var mı? Bize Mesaj Atın